:+90 544 378 0343 gunduzgeceistanbulturlari@gmail.com
:+90 544 378 0343 gunduzgeceistanbulturlari@gmail.com
Türkiyenin Asırlık İşletmeleri / Markaları

1- Hacı Bekir Lokumları (1777 – Hacı Bekir)

243 yıldır damaklara dokunan Tat

Türkiyenin asırlık işletmeleri/markaları arasında ilk sırada tarihi, birçok ülkeden daha eski olan Hacı Bekir Lokumları yer alır. Kastamonu’nun Araç ilçesinden 1777’te İstanbul’a gelen Bekir efendi Bahçekapı Semti’nde küçük bir şekerci dükkanı açar. Lokum, akide vb. şekerlemeleri bizzat imal edip satmaya başlar. 1817-1820 yılları arasında hac görevini yerine getirmesiyle marka Hacı Bekir olarak anılmaya başlar. Yıllar geçtikçe yerli ve yabancı her damakta tarihi izler bırakan şekerlemeler bugün beş kıtanın damaklarında dolaşan bir lezzet haline gelmiştir.

https://www.hacibekir.com/Kurumsal/4257/haci-bekir 

2- Ziraat Bankası (1863 – Mithat Paşa)

Osmanlı imparatorluğundan günümüze ulaşan ilk bankadır. 1863 yılında Mithat Paşa tarafından kurulur. Ziraat Bankası’nın internet sitesinde bankanın kuruluşuyla ilgili şu bilgiler yer almaktadır.

Ezilen çiftçilerin dertlerine çare bulunabilmesi için devletin zirai kredi işine el atması düşüncesiyle hayat bulmuştur.

O dönemde Osmanlı İmparatorluğu’na bağlı Yugoslavya’nın Niş kentinde valilik görevini icra eden Mithat Paşa, çeşitli alanlarda da başarılı çalışmalar yürütmüştür. Devlet adamı bilinciyle yürüttüğü çalışmalarda birçok sorunla karşılaşan paşa en çokta çiftçilerin içinde bulundukları zor koşullara kalıcı çözümler üretmek için uğraşır. Yaptığı araştırmalarla, bu alanda teşkilatlanmanın zorunlu olduğu ve çiftçilerin tefecilerin elinden kurtarılması için devlet yardımının gerektiği ancak bu yardımın halk hareketiyle desteklenmesinin önem taşıdığı sonucuna varmıştır. Böylece 1863 yılında çiftçilerin oluşturduğu kaynakla, Mithat Paşa öncülüğünde devlet eliyle ve devlet himayesinde kurulan ve adına “Memleket Sandıkları” denilen organizasyon; ( karşılıklı yardımlaşma esasına dayanan imece geleneği ) milli bankacılığın ilk örneği olarak tarihe geçmiş ve bu girişim bugünkü Ziraat Bankası’nın temelini oluşturmuştur.”

https://www.ziraatbank.com.tr/tr 

3- İskender (1860 – Mehmetoğlu İskender Efendi)

Dünyanın dört bir tarafına yayılarak damakları farklı bir lezzetle buluşturan döner kebabın ortaya çıkış hikayesi Mehmet oğlu İskender efendinin girişimcilik çabasıyla ortaya çıkar. Bursa’nın Kayhan semtinde yaşayan aile dönemin geleneği olan lokantalarında kuzu çevirirler.  Kuzular bir bütün olarak ve yere paralel biçimde odun ateşi üzerinde pişirilmektedir. Bu şekliyle kuzunun lezzetli parçaları herkese eşit dağılmadığını fark eden İskender efendi bu durum üzerinde düşünüp çözüm aramaya başlar. Aile geleneğinden gelen et pişirme ustalığı deneyimi ve yenilik yaklaşımıyla bir lezzet harmanı ve pişirme yöntemi ortaya çıkarır. 

Teknik anlamda bazı değişiklikler olsada günümüzde hala bu yöntem kullanılmaktadır. İskender efendi bulduğu yenilik anlayışıyla önce kuzu etini sinir ve kemiklerinden ayırır, dikey bir çubuğa kat kat yerleştirir ve dik olarak tasarladığı mangalın önünde döndürerek mangal kömüründe bu harmanı pişirir. Herkesin kuzunun en lezzetli parçalarını keyifle yediği, lezzet kültürümüzün önemli mihenk taşlarından döner kebap bu yenilik girişimiyle hayat bulur.  Yüzyılların yükselen lezzet hikayesi 1867’lerden günümüze kadar gelmektedir. Kuşaktan kuşağa aktarılan lezzet tarifinin diğer sırları ise  kebabından tatlısına, üzüm şırasından tereyağına her ürünü kendine özgü ve özel olarak üretmesidir.

http://www.iskender.com.tr 

4- Hafız Mustafa (1864 – İsmail Hakkızade)

İsmail Hakkı Bey 1860ların başında İstanbula taşınır. Asıl mesleği sarraflık olan Hakkızade kendini dönemin gıda ticaret merkezi olan Eminönünde bulur. 1864’te Bahçekapı Hamidiye caddesinde bir dükkan edinir ve akide şekeri yapmaya başlar. Ailece çalıştıkları şekercilik mesleğinde her yıl çeşidini artıran ve alışkanlık yapan tatlı çeşitleri yapar. Yılların biriktirdiği deneyim ve yenilik anlayışının getirdiği yaklaşımla hamur işlerinde de ilklere öncülük yaparak İstanbulluları poğaçayla tanıştırdılar. Babasından sonra börekler konusunda da  uzmanlaşan Mustafa yurt içinde ve yurt dışında önemli ticari bir marka haline gelir. Hafız unvanı da babasına yardım ettiği dönemlerde Arpacılar camiinde müezzinlik yapmasından gelir.

Hafız Mustafa müessesesi 1926’dan 1938’e kadar Paris, Brüksel, Liege gibi farklı şehir ve ülkelerdeki uluslararası fuarlardan on bir kez ödül aldı. Kendisinden sonra işleri yürütme sorumluğu alan oğlu Cemil bey daha evrensel bir tat yaratma çabasıyla ‘’ Çikolat Cemili’’ lezzetleri arasına katar. Asırlara yoldaş olan aile markası 1993 ve 2007 yılında el değiştirir. Asrı aşan bu birikim, ürün çeşitliliği, üretme biçimi, marka anlayışı yeni sahipleriyle devam ediyor.

https://www.hafizmustafa.com

5- Vefa Bozacısı

(1870 – Hacı Sadık)

Uygarlığın en eski içeceklerinden bozanın geçmişi 9 bin yıl öncesine kadar gider. Tarihin milli içeceği olarak bilinen boza sınırlı sayıda marka ile anılır. Bunların en önemlilerinden biride yüzyılı aşkın süredir gelen Vefa Bozacısıdır. Adını bulunduğu semtten almış olsada şöhreti semti aşarak her şehre ve birçok ülkeye ulaşmıştır.

Hikaye 1870 yılında Prizenli sadık ağanın İstanbula yerleşmesi ile başlıyor. O dönemde İstanbulda sulu ve ekşili boza yapımı çok yaygındır. Sadık ağa kullandığı mermer küpler ve farklı fermantasyon yöntemleriyle bu lezzetin kıvamını biraz koyulaştırıp ekşiliğinide azaltır. Dönemin saraylı, aristokrat ve bürokratların oturduğu Vefa semtine yerleşen Hacı Sadık ağa 1876 yılında  bozacılığı hem bir meslek hemde bir marka haline getirir.

http://www.vefa.com.tr

 

6- Karaköy Güllüoğlu (1871 – Hacı Mehmet Güllü)

Güllüoğlu baklavasının hikayesi deve sırtında hicaza yolculuk yapılan dönemlere kadar gider. Hacı Mehmed Güllü, 1871 yılında eşi Güllü hanımla Hicaz’a gider.

Osmanlı döneminde Sufera alayı ile İstanbulda başlayan bu yolculuk çeşitli şehirlerde duraklayarak, konaklayarak ve diğer hacı adaylarının katılımıyla yapılırdı.

 Yolculuk sırasında Mehmet Çelebi Şam ve Halepte baklavacılarla tanışır. Bu lezzetin ilerde dünyanın en iyi lezzetleri arasında olacağına inancıyla  dönüş yolunda bu lezzeti yanlarında getirirler. Sonrasında bu meslekte ilerlemek için Suriyeye gider. Aylarca çalışarak baklavanın incelikleri öğrenir ve Gaziantepe dönerek baklava tezgahı kurar.

Kuşak boyu devam eden baklavacılık mesleği yeni anlayışlar ve lezzetlerle kendini hep ileri taşıyarak günümüze kadar geldi. Bugün beşinci kuşak bireyleri tarafından yönetilen ‘’Baklavacı Güllüoğlu ‘’ işletmeleri, başta Gaziantep’te olmak üzere, İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya ve dünyanın birçok şehrinde bu eşsiz lezzeti ‘’Antep Güllüoğlu Baklavası’’ olarak damak zevkine düşkün tüketicilerine sunmaya devam etmektedir.

https://www.gulluoglushop.com

7- Kuru Kahveci Mehmet Efendi (1871 – Mehmet Efendi)

Kahvenin anavatanı Etiyopya’nın Kaffa bölgesidir. Bölge ormanlarında yetişen Arabika kahve ağaçlarının çekirdekleri işlenen ilk kahveler olarak bilinir. Fırınlama yöntemiyle elde edilen kahve Osmanlı döneminde Yemen üzerinden Türkiye getirilir. Kaynaklarda Yemen valisi Özdemir Paşanın 1534 yılında İstanbula getirildiği yazılır. 

Kahve markası olarak asırlardır insanların hafızasında ve gönlünde yer edinen Mehmet efendi 1871 yılının başında işi babasından devralır. Çiğ kahveyi özenle kavurup dibekte öğütme işlemiyle kahveye yenilik kazandırır. Bu hazırlama aşaması müşterilerine büyük bir kolaylık sağlar ve bir süre sonra marka Kurukahveci Mehmet efendi şeklinde anılmaya başlanır. 1871 yılından günümüze ulaşan kalitesini modern teknolojileri koruyarak sürdürmektedir. Bugün Avrupa, Asya, ve Avusturalya kıtlarında 50 ülkeye Kurukahve lezzetini ihraç etmektedir.

https://www.mehmetefendi.com/hakkimizda/tarihce/uc-ve-dorduncu-kusak 

8-Sabuncakis (1874 – İstiraki Sabuncakis)

Aile meslek geleneğini devam ettiren Evi Sabuncakis “Dedelerim ve babam Türkiye’de çiçekçilik konusunda okul olmuş, birçok çiçekçi onların yanında yetişmiş”

Osmanlı döneminden günümüze kadar çiçekçilik sanatını tarihimizin saksısına eken ilk canlı çiçek markasıdır. Giritli Sabuncaki ailesinin 17 yaşındaki oğlu girişimci Istavros Sabuncakis tarafından ilk canlı çiçekci dükkanı 1874’te Perada açıldı. İstanbul’un sosyal hayatına renk ve duygular katarak itibar ve ün kazandı. Osmanlı saraylarının davet, kabul ve özel günlerinin çiçek süslemelerini yapar ve artan taleplere cevap vermek için  şubeleşmeye başlar. Bugün biri Ankara’da, diğerleri İstanbul’un farklı semtlerinde Sabuncakis adında 12 çiçekçi dükkanı var. Bunlardan sadece İstanbul Şişli ve Ankara’dakiler Sabuncakis ailesine ait. Geri kalanlar, İstirati Sabuncakis’in yanında çalışmış kişilerce işletiliyor. 1988’de Antalya’da kurduğu Ritmo AŞ serada bitki üretimi yaparak marka değerini ve sürdürebilirliğini koruyup yaşatmaya devam ediyor.

https://www.sabuncakis1874.com.tr

 

9- Erden Gıda Sanayi (1878 – Mahir ve Kamil Kardeşler)

Eskişehir’de faaliyet gösteren ve diabetik ürünlerde Türkiye pazarında etkin bir konuma gelen Erden Şekerleme’nin geçmişi bir asır öncesine dayanıyor. Şirketin kuruluşu 1878 yılındaki Rus – Osmanlı Savaşı’na kadar gider. Savaş sonrası Bulgaristan’dan göç ederek, Eskişehir’e gelen Erden Ailesi, orada yaptıkları şeker işini Eskişehir’de de sürdürür. Şekercizade Mahir ve Kamil kardeşler ismiyle şekerleme ve lokum işinde isim yaparlar. Şekercizade Kamil Efendi, şeker imalatını sürdürürken, kentin iş dünyasında etkin bir isim olarak yerini alıyor. Erden Şekerleme’nin doğuşunda başrolü oynayan Kamil Erden’den yönetimi alan oğulları,Türkiye’de şekerleme sektörünün ilk fabrikalarından birini kuruyor. Erden Şekerleme ağırlıklı olarak şekerleme, çikolata, reçel, draje, lokum, diet ve diabetik ürünler üretimini gerçekleştiriyor.

10- Komili (1878 – Komili Hasan)

Binlerce yıldır Akdeniz havzasına hayat veren zeytin ağaçları, Ege coğrafyası içinde vazgeçilmez bir sağlık ve yaşam kaynağıdır. Geçimini bu ölümsüz ağacın nimetlerinden sağlayanlar arasında Egenin cennet adası Midilli halkıda bulunuyordu. Ada sakinlerinden Komi köyünden Hasan efendinin hikayesi günümüze gönderilmiş bir mektubun satırları gibi adeta. 1878 yılında Midilli’de kurduğu Dizdarzade Komili Hasan ve oğullarının şirketi Türkiye’nin öncü zeytinyağı markası olmuştur. Balkan savaşları ve 1.Dünya Savaşı’nın getirdiği zor şartlar sonrasında zorunlu mübadelerle hayatları değişen birçok müslüman aile gibi Hasan Efendi ve aileside Midilli’den göç ederek Ayvalık’a yerleşir. Yıllarca emek verip geliştirmeye çalıştıkları aile şirketini kaldıkları yerden devam ettirmeye çalıştılar. Öncü bir marka anlayışının gerekliliğini yerine getirmek için her dönemde pazara inovatif ürünlerle hep destek oldular. 1973’te Türkiye’nin ilk fiziki rafinasyon tesisini kurarak yeni bir dönemi başlatan Komili 1995 ve 2008 de yeni sahipleriyle tanışıp yoluna devam ediyor.

https://www.komilizeytinyagi.com.tr

http://www.yuzyillikhikayeler.com/tarihe-dokun/komili

Cevap Yazın

×